- İnsanlar benle tanıştıklarında önce Fransız olduğumu düşünüp sonra Türk olduğumu öğrendiklerinde egzotik meyve muamelesi görüyorum tüm bu çokkültürlülüğe rağmen.
- Londra'da poşu modası var...wtf?!?
- Londra güvercinleri deli...Uçarken insanın kaafasına çarpabilir ya da kucağınıza konabilirler. Hiç insan korkusu yok!
- Sokakta güvercin, s,ncap ve kurbağa dışında hiç hayvan yok...kedi özledim!
- Londralı olmak için alışveriş yapmaya giderken markete kendi poşetinle gitmek gerekiyor sanırım...Ben hala unutuyorum; daha olmamışım..=)
- Pencereler hep dışarı açılıyor..
- St Patrick's day kutlamalarında İrlandalı olduğundan şüpheliyim...Ama hepimiz İrlandalı değil miyiz zaten=) (Ayrıca neden kutlamalarda hep gayda vardı anlamadım. İskoçya'nın değil miydi gayda?!?) Ben upload edene dek: http://www.london.gov.uk/stpatricksday/slideshows/2009/index.jsp
http://www.flickr.com/photos/normko/3359028757/
17 Mart 2009 Salı
notlar...
Aklıma geldikçe birer cümle eklemek en sağlıklısı olacak sanırım...
6 Mart 2009 Cuma
İlk 1 ay
Londra'ya geleli 1 ay oldu. Bu süre içinde farkettiğim Londra ve Erasmusla ilgili bazı püf noktaları:
- Eğer zengin (göreceli olmayacak kadar zengin) değilseniz Erasmus için İngiltere pek de iyi bir fikir sayılmaz...
Türkiye'de aldığım hizmetin yarısına iki katı para vermek zorunda kaldım. Hele bir de oda kiralayınca İstanbul'daki ev kirası parasını vermek tuz biber oldu.
Ayrıca komik bir şekilde ilk altı ay ülkenizin ehliyetiyle araba kullanmanıza izin veriyorlar. Daha karşıdan karşıya geçerken hangi yöne bakması gerektiğini bilmeyen insanlara (önce sağ=)) bu izni vermeleri de tuhaf geldi doğrusu...
Bu arada kantin fiyatlarının da Bilgi'den bir farkı olmadığını söylemem gerekiyor...
Tabi Londra'nın sadece azınlığının İngiliz olduğu da bir gerçek. Çoğunluk zenci, Hintli, İranlı ve Pakistanlılarda. Fast food restoranlarında çalışmak için Hintli olmak zorunlu gibi sanki. Londra'nın içi de sanki Amerika'ya gelmişsiniz gibi hissettiriyor kimi zaman. Dev ekranlarda Coca cola reklamları, metrolarda zenci bağırışmaları, çin mahalleleri...
Şimdilik aklıma gelenler bunlardı. Ama herşeye rağmen yaşadığım küçük zengin kasabasından çıkıp Londra'ya indiğimde harika bir şehir olduğunu söyleyebilirim. Gezecek görecek bir sürü yer var. Erasmusla geldiğimin pek farkında olmasam da güzel bir değişiklik oldu...
Bunu da fotoğraf makinamın sorununu çözer çözmez fotoğraflarla kanıtlayacağım=)
PS: St. Patricks Day fotoğraflarını da koyacağım. Söz!=)
- Toplu taşıma fiyatları Türkiye'nin 3katı...
Ayrıca komik bir şekilde ilk altı ay ülkenizin ehliyetiyle araba kullanmanıza izin veriyorlar. Daha karşıdan karşıya geçerken hangi yöne bakması gerektiğini bilmeyen insanlara (önce sağ=)) bu izni vermeleri de tuhaf geldi doğrusu...
- Üniversite eğitimi?
Bu arada kantin fiyatlarının da Bilgi'den bir farkı olmadığını söylemem gerekiyor...
- Bugüne kadar İngiliz insanlarıyla ilgili duyduğunuz bütün önyargıları unutun...
- İngiltere?
Tabi Londra'nın sadece azınlığının İngiliz olduğu da bir gerçek. Çoğunluk zenci, Hintli, İranlı ve Pakistanlılarda. Fast food restoranlarında çalışmak için Hintli olmak zorunlu gibi sanki. Londra'nın içi de sanki Amerika'ya gelmişsiniz gibi hissettiriyor kimi zaman. Dev ekranlarda Coca cola reklamları, metrolarda zenci bağırışmaları, çin mahalleleri...
- Erasmus?
Şimdilik aklıma gelenler bunlardı. Ama herşeye rağmen yaşadığım küçük zengin kasabasından çıkıp Londra'ya indiğimde harika bir şehir olduğunu söyleyebilirim. Gezecek görecek bir sürü yer var. Erasmusla geldiğimin pek farkında olmasam da güzel bir değişiklik oldu...
Bunu da fotoğraf makinamın sorununu çözer çözmez fotoğraflarla kanıtlayacağım=)
PS: St. Patricks Day fotoğraflarını da koyacağım. Söz!=)
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)